
Psikolog Mine Aktaş, “Toplumların sahip oldukları iletişim becerilerinin yetersizliği, duygu ve düşüncelerin kışkırtıcı biçimlerde ifade edilmesi alışkanlığı, bilinçsizce yapılan suçlamalar, hatalı namus ve ahlak anlayışları da şiddetin sosyal nedenleri arasında sayılabilir. Yoksulluk, hayat karşısında şanssız olmak, beklentilerin ve kazanılmış niteliklerin yoksunluğu gibi sosyo-ekonomik baskı unsurları da şiddet uygulamasına neden olabilir” diye konuştu.
Şiddete başvuran kişilerde genellikle yetersizlik duygusunun hakim olduğunu gözlemlediklerini ifade eden Mine Aktaş, “Bu tarz kişiler sadece şiddet uygulayarak kendilerini ifade edebiliyorlar ve bu yetersizlik duygusunu yenmiş olduklarını düşünüyorlar. Sonrasında yaşanan pişmanlıklar ne yazık ki yeni bir yetersizlik duysuna kadar devam ediyor. Yani pişmanlıkları ve özür dilemeleri çok da inandırıcı gelmiyor” dedi.
Psikolog Mine Aktaş, sözlerini şu ifadelerde noktaladı: "Bunların dışında kıskançlık ve rededilme, toplumsal kabul görmediğini düşünme sık rastlanan nedenler de vardır. Bu duygularını dile getiremeyenler çok basit bahanelerle şiddet uygular. Mesela yapılan ütünün beğenilmemesi, çamaşır, yemeğin tuzu. Kadının iş hayatına erkek kadar aktif katılması, ekonomik özgürlük kazanmasının erkeği yüzyıllardır kendine biçilen rolde karmaşa yarattığı bilinen bir gerçektir. Kadın güçlendikçe yetersizlik duygusu olan erkeğin şiddete yönelmesini arttırıyor. Sadece fiziksel şiddet değil sözel, psikolojik şiddet de uygulaması artmaktadır."