Kuruntu değil kaygı bozukluğu olabilir!

Uz. Dr. Serkan Akkoyunlu, yaygın kaygı bozukluğu hakkında açıklamalarda bulundu.

Kuruntu değil kaygı bozukluğu olabilir!
Kategorilenmemiş
Yayın Tarihi : 17-02-2020 10:19
Akkoyunlu, "Belirsizlik, kaygı ve korku hayatımızda her zaman var olan kavramlardır. Evden işe giderken bile kaza geçirmek, sakat kalmak ya da ölmek gibi pek çok felaketle karşılaşmak mümkün olabilmektedir. Birçok kişi bu belirsizliği yok sayarak güvende olduğunu düşünmektedir. Ancak bazı insanlar kaygı ya da korkuyu yoğun olarak yaşar ve bunu zihninden atmayı başaramaz. Kişinin yaşamını derinden etkileyen, işlevselliğini bozan ve işlerinde yoğun bir sıkıntı yaşanmasına sebep olan bu duruma yaygın kaygı bozukluğu denilmektedir." dedi. Akkoyunlu, bu hastalığa sahip insanların yoğun endişe yaşadığını belirterek "Yaygın kaygı bozukluğu yaşayan kişiler genellikle günlük olaylar, kişisel ilişkiler, sağlık ve yakınlarını kaybetme gibi konularda yoğun endişe yaşamaktadır. Kaygılı oldukları konularla ilgili olumsuz bir sonuçla karşılaşmayacağından emin olmak isteyen ve bunun için yoğun çaba sarfeden hastalar, belirsizliği bir tehdit olarak görmektedir. Hastalar aldıkları önlemlerin kaygı ile korkuyu daha fazla artırdığının farkında varmadan, bu algının süreklilik kazanmasına neden olmaktadır." dedi. Uz. Dr. Serkan Akkoyunlu, hastalığın tedavi edilebilir olduğunu söyleyip "Kronik olarak gerçekleşen bu bozukluk genelde “Evhamlı” olmak gibi bir karakter özelliği olarak yansıtılmaktadır. Ancak bu bir karakter özelliğinden ziyade, tedavi edilebilen bir rahatsızlık olmaktadır. Kaygı ile evhamı birbirinden ayırmak gerekmektedir." dedi. Akkoyunlu, hastalığın tedavisi hakkında "Tanısı daha çok görüşmelere ve muayeneden alınan bildirimlere dayanan yaygın kaygı bozukluğunun temelde iki tedavisi bulunmaktadır. İlk basamağı oluşturan ilaç tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik etkili ilaçlar kullanılmaktadır. Genellikle ikinci haftadan sonra fayda etkisi ortaya çıkmaya başlayan ilaç tedavisinin tam etkisini göstermesi 6-8 haftayı bulabilmektedir. Çok fazla yan etkisi bulunmayan bu ilaçlar sağlık alanında da güvenli ilaçlar arasında kabul edilmektedir. İkinci tedavi yöntemi ise psikoterapidir. Bu yöntem, kişinin düşünce yapısı incelenmeye ve değiştirilmeye dayanmaktadır. Kaygı ve korku genellikle belirsizlikle bağlantılı olmaktadır. Psikoterapi, kişinin belirsizliği nasıl tolere edebileceğini öğrendiği ve belirsizliğe karşı tahammülünün arttırılmasının sağlandığı bir süreç olmaktadır. 3-4 ay sürecince haftalık gerçekleştirilen terapiler sonrasında edinilen kazanımlar korunmaktadır. Terapinin kalıcılığı, ilaç tedavisine göre daha yüksek olmaktadır." dedi.